Socialize

FacebookTwitter

Stockholm… Yeni ve cıvıl cıvı bir fuar… Yapı, ‘inşaat sektörü’ adı verilen bir alanda tüm yenilikler var. Sert bir sektör yapı işi. Fakat çiçekler unutulmamış…

Bursa’da geçen on günlük kitap fuarının verdiği duygular var.

Bunlardan ayrı bir yazıda görsellik sunarak söz etmek isterim.

Bursa’da zaman.. diye bir vurgu da var.

Orada kitap fuarında,  özellikle bu konu işlendi.

Benim edindiğim iyimserlik  de var Bursa’dan.

Bu iyimserlikle Stockholm’e koştum.

Bir de ne göreyim!

A’dan z’ye kadar herşeyi içeren bir konu…

İsveç yapı teknolojisi görkemli buluşlarla karşıladı beni.

Yine daha sonra bu konuya değineceğim.

İlk çiçekten sonra soldaki ikinci görsellik.

Bir ortak kullanım alanı imgelemi var burada.

Bu ortak kullanım alanı neden Ortadoğu’dan farklı?

Neden bu denli özenli ve seçkin…

Anlamıyorum! Tuhaf değil mi!

Bunu irdeleyeceğim o başka bir yazıda.

‘İnşaat sektörü’ adı verilen bir alanda tüm yenilikler var.

Yenilikler her konuda zevkli bir yarış boyutunda…

Şuradan başlamalıyım!

Soluk soluğa bu yeniliklere koştum.

Çok büyük üç salon dopdolu yeni buluşlarla sırlarını ve kapılarını açmış ben Stockholm’a ulaşamadığım sırada.

Sırlar, bu kez güneş enerjisinden hava konusuna atlamış.

Türkçesi, oksijenin kullanımı konusuna dönüşmüş konu.

Havayı nasıl kullanacağız?

Kirlenen salt çevre, toprak, su değil.

Şimdi bir de soluduğumuz cisim..

Elle tutulmayan madde öne geçti.

Kullandığımız havayı tekrar kullanmak…

Bunun için ne yapmalıyız?

Burada bu endüstri tüm gücünü buraya toplamış.

Yaratıcı becerilerini bu konuya seferber etmişler.

Bununla birlikte öteki konular da ihmal edilmiyor.

İşte yine o, ilk görsellik.

İnsanlığın ‘kadim’ arkaik sorunu. ‘Ayak yolu!’

Bu kez bu konu renkli çiçekler gibi parıldayan şekerlerle bezenmiş…

Burada, bugün, şu anda bir iki izlenimle yetineceğim.

İnşaat ya da yapı insanları, ayrı bir sınıf, ayrı bir grup.

Bunu bugün tam kıvamında gördüm ve izledim.

Bu insanlar, buraya sanki uzaydan gelmişler gibi bir hava var.

Bizdeki inşaat işlerinde çalışanları böyle görünmüyor.

Bunlar,  belki de bu durum İsveçli olmakla açıklanabilir.

Belki de bu sektörü İsveçli gibi algılamakla sınırlı bu konu da.

Neden diye soracaksınız! İlkin her yerde çiçek var!

Çiçek olmayan yer yok. İşte ben de bunları sunuyorum.

Hani Bursa Kitap Fuarı’nda çiçek bu denli önde değildi.

Bir de insanlar… Sağlıklı, sporcu ve canlı insanlar…

İnsanlar, bir kez kişi olarak tek tek insanlar vücut yapmışlar.

Hemen hepsi neredeyse güç gösterisi için yaratılmış diyeceksiniz.

Bir de maço bir ruh var bunlarda. Bana portano halkını çağrıştırdı.

Geçen yüzyılda tango yapan Arjantinli liman ahalisini anımsattı bana.

Bu bağlantıya da daha sonra değineceğim.

İzlenimlerim bu yapı işçilerinin tümünün sağlıklı görünüşüdür.

İyi beslendiklerini, yaşamdan hoşnut olduklarını seziyorsunuz onlara bakınca.

Çoğunluğu genç bir sınıf ve çokluk tim, ekip olarak geliyorlar.

Salonun birinde güç ve dayanıklılık gösterileri, yarışları yapılıyor.

Gelecek ileti de onlardan da görsellik sunacağım.

Bursa’dan, kitapların kırılgan havasından sonra, yapı işinin sertliği beni şaşırttı.

Şaşkınlığımın da paradoksu şurada! Sert bir sektör yapı işi.

Fakat çiçekler unutulmamış.

Bunlardan birisini hemen ilk görsellik olarak sunuyorum.

Bursa’da Kitap Fuarı’nda göremediğim kadar renk renk çiçek var.

Bu durum dünyayı nasıl algıladığımız anlamına geliyor mu?

Onların yaşamı nası algıladığı konusu mu bu?

Bir şaşkınlık da burada!

Şakınlığı kısa sürede aşacağım ve sizlere bu fuar konusunu biraz daha açacağım.

Sevgi içtenlik…

Tekin Sonmez, 23 Mart 2012 Stockholm

Leave a Reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *