Görüyorsunuz, hortum yaz yağmuru gibi coşkun akıyor Ayla’nın ellerinin arasından. Tüm bahçeyi sulayacak.
Bu ikinci fotoğrafta Ayla’nın Baba’sı var. Gördünüz mü?
Hortumu Ayla’ya kaptırmış, ne yapacağını düşünüyor. Siz olsanız ne yaparsınız? Pitaya oradan uzaklaştığına göre…
Pitaya’nın da bir bildiği var. Hani hortum birden dönüverirse ne yapacak? Kaçacak yer de yoksa!
Hortumu Baba’sının elinden alırken, İngilizce dedi ki: Olmaz! Öyle sulamak olmaz, dedi Türkçe hem de. İki dili akışkan konuşuyor. Babasına dedi ki: Dur bakalım!
Neden diye sordu Baba’sı. Neden duracakmışım?!
Şey, dedi Ayla! Bu ağaçları Büyükbabacığım dikti.
Eee ne olmuş, tamam, biliyorum bunu.
Yooo yooo! Bilmiyorsun! Büyükbabacığım bana dedi ki, ‘Aylacığım bu ağaçlara su verecek misin? Senin su vermeni istiyorum,’ dedi.
O da neden, neden Ayla verecekmiş, anlamadım!
Çünkü, dedi sen su vermezsen onlar ölür, dedi.
Neden Ayla, onu merak ediyorum, dedi Ayla’nın Baba’sı.
Şöyle, şöyle, diye konuştu Ayla. Dedi ki: Ağaçlar çocukları sever, dedi. Ayla su verirse onlar çabuk büyür, dedi.
Ayla bu işi tamamladıktan sonra ne oalacak biliyor musunuz? Çok önemli bir görev verdiler ona. Aylacığım bu işi yapar mısın, diye sordular.
Anne’sine ve Baba’sına baktı, onlar da gelecek mi, diye sordu. Evet, dediler. O da tamam, tamam diye yanıt verdi. Şimdi ne olacak biliyor musunuz?
Ayla bahçeyi sulama işini ancak tamamladıktan sonra, aile hep birlikte bir düğüne gidecek.
Çünkü şöyle bir ‘püf noktası’ daha var. Ayla başladığı işi tamamlamadan, bırakmaz!
Bu hep birlikte sözünü ise Ayla:’Anca beraber, kanca beraber,’ diye vurgulu kullanıyor.
Haa! Kimin, kimlerin düğününe? Ashley ve onun eşi Tommy Oliver evleniyorlar ya işte orada o günlerde, geçen Mayıs ayında. Ayla orada bir performans daha sunacak. Onu da gelecek kez, şöyle ki yarın izleyeceğiz.
Sevgi, içtenlik…
Tekin SonMez, MD, Mayıs 2012