>23 Haziran 2011, Bardız. Bugün dördüncü yazı. Bir önceki yazıda bal konusuna giren bu satırların yazarı, hani kahin, bilici değilim, dedi. Fakat anlaşılan buralarda arıcılık ve bal için yeni bir…
>23 Haziran 2011, Bardız. Bugün üçüncü yazı. Bir önceki yazıda bal konusuna girdim. Sosyal tarih ve üretim tarihi dedim… Pazar ekonomisi tarihi açısından bir ürünü, balı keşif masasına aldım. Salt…
>Bugün 23 Haziran 2011, ikinci yazı. Buzdan kalesi olan bir dünya kenti Bardız’dan haberler sürüyor, diye söze başladık bugün. Hızlı bir yayın ritmi yakaladık. Buzdan Kale, sözüne takılan olabilir. Bir…
>Değerli İzleyici, Burası Bardız. Daha önce “Tarih nasıl yazılır,” dedik. Ardısıra “Bardız tarihi nasıl yazılır,” diye büyük bir soru işareti koyduk. Hayal şatoları, taştan ve kayadan kuleler, buzdan bir dünya…
>Önümüzde kapalı bir tarih alanı var. Yollar trafiğe kapatılmış izlenimi veriyor Roma dönemi bu yana her yer toz, duman içinde. Öte yandan aşık edebiyatı. Gelenek burada. Köy kahvelerindeki aşıklar ya…
>Biraz da futbol heyecanı sardı. bazı yazarlar ayaktopu der. Ben futbol diye yazdım. Sahaf kitap blog, bir anlamda sonuna doğru koşuyor. Bu nasıl oldu? Yakında bir sürpriz ile karşınızda olacak…
>Her yazmayı bilen, okumayı bilen insan arasında yeti farkı olur. Belki de bundan herkes sahaf olamaz. Belki de bundan her kitap herkes için değildir. Yazmanın sınırları ile okumanın sırları da…
>Her insan yer ve içer; bu yaşamsal bir zorunluluk, böyle diye her insan okuma yazma eğilimi ile doğacak diye bir ölçüt var mı? Bakın kimileri okuma, kimileri yazma olmadan yaşayamaz…
>Şimdi farkına varmadan bir sahaflık tarihi, belki de ayırt etmeden bir İstanbul sahaflık tarihi üzerinde koşuyoruz, duruyoruz, söyleşiyoruz, dedim. İstanbul üzerinde ben defineci gibi görüyorum kendimi, dedim. Bakın nereden nereye!…
>Sahaflık mesleğinin özel bir alan olduğu iyice ortaya çıktı. Gün geçmiyor ki yeni şeyler öğrenmeyelim bu konuda. Kapalı bir alan neredeyse. Bir anlamda bu kapalı alanın kapakları üzerinde birikmiş tozları…