Socialize

FacebookTwitter

Anadolu, Güney Amerika’dan önce Roma, Latin kent mimarlığı ile tarih sahnesine çıkmıştı.

Kazananlarla yitirenlerin kabus yaşadıkları kent, diye İzmir’den seslendim.

Ardından gizemli bir düş önerdim!

Homeros dedim! Fakat olmadı! Neden olmadı?

Belki de doğru zamanda, doğru önerme değildi.

İzmir’i böyle bir pencereden izlemeyi düşünmemiştim.

İzmir nedense benim bellek dağarımda, bugün tam açıklayamayacağım bir kentti.

Bu kent belki de gerçek olmayan ve uzaklarda, ve bulutsu bir imgelem olarak yaşadı hep.

Birey bir kentte yaşamadı ise böyle olur.

Örnekse Katmandu, Mumbai, Delhi, Stockholm, Paris, New York…

Nedense İzmir’den daha somut birer kent imgelemi ile bellek dağarımdadır o kentler.

Gerilere dönüp baktım, bellek dağarımda elle tutulur bir İzmir kent tutanağı bulamadım.

O bulutsu imgelem bu kez yerini çok başka bir imgeleme bıraktı.

Yukarıda söylediğim şey.  Bireysel açıdan öznel mercekle bakılınca görülebilir bir şey.

Kazananlarla yitirenlerin kabus yaşadıkları kent imgelemi.

Burada kurgusal bir kent tasarımı sunacak değilim.

Dahası arkaik bir kent düşü de sunamam sizlere.

Oysa İzmir önde gelen arkaik kentlerden birisidir.

Latin kent tasarımının, bir model olarak o topraklarda nasıl bir uyarlama ile tarih sahnesine çıktığını Güney Amerika gezginliğim sırasında gördüm.

Bu topraklara gelince durum bugün için çalkantılı bir deniz görünümü sunuyor.

Anadolu, Güney Amerika’dan önce Roma, Latin kent mimarlığı ile tarih sahnesine çıkmıştı.

Nasıl oldu da o kent tasarımı günümüze ulaşamadı?

Bu konu kentbilimi uzmanlarının uğraşı alanıdır.

İzmir başta olmak üzere arkaik kaynaklarıyla araştırılmayı bekleyen çok kent var ülkemizde.

Bugün sizlere Basmane adı ile ünlenen alanda bir kaç sıradan ev görselliği ile bir çağrışım dünyası sunmak sitiyorum.

Yarın Smyrna arkaik kalıntılarından bazı görsellikler sunacağım.

Sevgi, içtenlik…

Tekin SonMez, 23 Nisan 2012, İzmir

Leave a Reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *